Bir Varmış Bir Yokmuş
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bir Varmış Bir Yokmuş

Bir Varms Bir Yokmus Dizisi
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 turgay tanülkü ile söyleşi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
macar
Admin
macar


Mesaj Sayısı : 21
Kayıt tarihi : 08/09/08

turgay tanülkü ile söyleşi Empty
MesajKonu: turgay tanülkü ile söyleşi   turgay tanülkü ile söyleşi Icon_minitimeSalı Eyl. 09, 2008 4:04 pm

Doğduğunuz ve büyüdüğünüz şehir neresidir?
UŞAK-1953

Tiyatrocu olmaya nasıl karar verdiniz?
Tiyatroyla İlkokul sıralarında Halkevlerindeki çalışmalar sırasında tanıştım. O çağlarda insanın en önemli varlık olduğunu tiyatroyu öğrenirken anladım. Fakirliğimizin içindeki açlığımızı, beynimizdeki zenginliklerle unutturan tiyatro oldu bize. Adam olduk adam yerine konulduk, çevremiz oldu sevildik, düşmanımız oldu dövüldük. İnsanlık ve barışa giden yoldu. Yaz tatillerinde hem inşaatlarda çalışıyorduk, hem de Köy Enstitülü öğretmenlerimizden dersler alıyorduk. Öğrendiklerimizi Tiyatroda uyguluyor seyre ve öğretiye sunuyorduk. Hukuk Fakültesine girdim, tutuklandım. Eee normal çünkü FAZLA düşünüyorduk. Ahh o eski öğretmenler. Evet, cezaevinde Tiyatronun gücünü daha da yaşadım, tek kişilik gösteriler yaptım koğuşumda ve diğer koğuşlarda, koğuşlar arası barış sağladık tiyatroyla. Ve ben "Bir gün dışarı çıkarsam, Tiyatrocu olacağım." derdim, arkadaşlar da bana ''Aç kalırsın.'' derlerdi. ''Zaten açız.'' derdim. Tabi ki cezaevinde başka (karnımı çok iyi doyurmam, ev, araba, yani at, yat, kat) işler, tetikçilik veya kirli işler. Evet, hayatın ve doğruların bana seçtirdiği yaşam bastonum olan mesleğim Tiyatro.

Turgay Tanülkü bir meslek mi yoksa bir hayat tarzı mı?
Evet, yaşam tarzı ama oynadığım karakterlere sığındığım bi' yaşam tarzı değil. O karakterler ve tiplerden insana ulaşmak ve o insanlara destek olabilmeyi yaşam tarzı olarak seçtim. Bunlar fiziki engelliler olabilir, zihinsel engelli olabilir, ceza engelli olabilir veya sokakta yaşattığımız, insanlar olabilir. Onlardan aldıklarımı veya onlardan alınanları onlara iade etmek yaşam tarzım.
Gönüllü mahkum ve tiyatroculuğu birbirine empoze etmek nasıl bir duygu? Bu yönde ne gibi çalışmalarınız oldu?
1981'den bugüne hep onlarla oldum. Sokak çocuklarıyla, engellilerle, cezaevlerinde yatanlarla, çünkü ben onların var olma sebeplerinden biriyim. Başka bir dünyadır onlarla ekmeğimizi, sorunlarımızı, sevincimizi paylaşmak. Onlar dışlanmışlıklarının acılarıyla sertleşmişlerdir. Onlara iyi ki varsınız, iyi ki yaşamışsınız, iyi ki hayatı paylaşıyoruz demeliyiz. Çünkü hepimiz onların var oluşları için elimizden geleni yapmışız. Onların sayıları belli, onları var eden suçluların sayılarını bilemiyorum. Nedense ülkemizde bu önemli yaralarımızı hep içki masalarında, formalite kokan açık oturumlarda, medyatik ortamlarda atarız tutarız ağlarız, sonra "Hadi gelin, hep birlikte bu kayayı kaldıralım." dediğimizde ya tansiyonu düşmüştür, ya tatili gelmiştir ya da boş yoğunluğu vardır, ama mutlaka "Bir gün geleceğim." denir. Onun için de bu yaralarımız gün geçtikçe daha bir kanar hale gelir ve sancısı, acısı daha da artar. Çıkmaz sokakları kendimiz inşaa ediyoruz, sonra da bağırıyoruz niye çıkmıyor diye. Bu ülkem en büyük darbeyi bana göre Köy Enstitülerinin kapatılmasıyla yaşamıştır.

Ne zamandan beri tiyatro eğitimi veriyorsunuz?
1983 yılından beri Tiyatro ve Psikodrama dersleri veriyorum. Bazı dönemler Dokuz Eylül, Bilkent, Kültür Üniversitelerinde, Konya, Kastamonu, Tokat, Isparta'da Tiyatro oluşumlarında çalıştım. Ve yakın dönemde de Manisa'da Tiyatro çalışmalarına devam etmekteyim. Bunların dışında 11 tane Merkezi cezaevindeki mahkum arkadaşlarla ve çeşitli kentlerde sokak çocuklarıyla çalışmalarım sürmekte. Bazı çalışmalarda son derece yalnız kalıyorum. Çünkü bu gibi işler iş değildir, çoğu meslektaşıma göre; çünkü bu işlerin parasal getirisi yoktur. Eğer para olsaydı, bu çalışmaların sonucunda isim almış meslektaşlarım bu işi bana bırakmazlardı!.. Ülkemizde çeşitli kuruluşlar ahbap - çavuş ilişkisinde birbirine bu sene bana, öbür sene sana ödüller dağıtıyoruz "Yılın oyuncuları" diye. Tabi ki oyunculuk eğitimi almış olan insanlar oyunculuğunu en iyi şekilde sergileyecek. Çünkü işi bu... Bence esas oyunculuk ödülleri geçimi, mesleği oyunculuk olmayan oyunculardan rolü iyi oynamışlara verilmeli, derim ben.
Turgay Tanülkü bir tiyatrocu; aynı zamanda bazı televizyon dizilerinden de tanıdığımız popüler bir oyuncu... Ancak onu meslektaşlarından ayıran en büyük fark "sahnesi"... Çünkü o, mahkûmlarla çalışıyor. Onlarla çalışmak nasıl bir duygu?
Onlarla çalışırken aslında ben orada kendimle çalışıyorum. Ordaki dostluklarım başka dostluklar orada karşılıklı, karşılığı duygu, karşılığı gözyaşı, karşılığı kahkaha, duvarları delercesine, dışarda koşarcasına. Düşünün derste diyorum ki;
_ Gözlerinizi kapatın şimdi Boğaz'dayız, hepimiz balık tutuyoruz, hadi tutun denizyıldızlarını...
Evet, okuyan biz toplu firar ettik. Ne gardiyan duydu, ne de jandarma gördü. İşte özgürlük bu. Eee, okuyan, Tiyatro olmasa bu firarı kim gerçekleştirebilir!..

Bir oyun çalışıyorum Bayrampaşa cezaevinde kadın mahkum yok, ama öyle beyin yıkıyorum ki Tiyatroyla, dışarıda korkudan adam öldürecek kadar güçlü olan bir arkadaşım peruk takıp kadını oynuyor hem de hayat kadını dediklerimizden. Evet, hayat kadını dedik de bir kadın oyuncu var ki ödüllük. Ekmeğini teninin teriyle, yüzünde mesleğinin getirdiği sahte
oyunculuğuyla gülen müşterisini küçük ses oyunlarıyla oyalayan emekçi kadın, sahnesi kapalı, seyircisi bir adam ve rahat bir Tiyatro, hatta yataklı ve seyircisine kolonya da veriyor. Ve biz bu kadın oyuncuya HAYAT KADINI diyoruz.
Cezaevlerinde şu ana kadar birçok oyun sergilediniz. Bu tiyatro oyunlarınızın içinde unutamadığınız bir anınız var mı?
1983'te Ulucanlar Cezaevinde bir oyun çalıştım. Oyun ÖDTÜ Tiyatro festivaline davet edildi. Cinayetten yatan bir mahkum arkadaşım vardı. Konyalıydı. Selamda sonra firar edeceğini kulağıma fısıldadılar, diğer mahkumlardan para toplamış, firarda lazım olur diye. O gün maaş almıştım 9.300 Lira. Yarısına yakınını avucuna sıkıştırdım, "Hoca bu ne?" dedi. "Lazım olur." dedim. "Kim söyledi?" diye isyan etti. Ling aracı Ankara sokaklarında ilerliyordu. Eğer dedim, bu firarı verirsem bir daha hiçbir cezaevine tiyatro için giremem. İstersen GİT. Ama bu gidişin bütün mahkumları bir daha mahkum edecekti. Çalışırken deldiğimiz taş duvarları delen duygularımızı da mahkum edersin dedim. Aldığı paraları denetleyen gardiyana çaktırmadan iade etti. Festivalden eksiksiz döndük. Başsavcı ALTAN SAYSEL'e durumu anlattım, çünkü çocuklarını çok özlemişti Konyalı. Savcı 1 ay sonra olan Şeker Bayramı'nda Konyalıyı 3 günlüğüne Öz Kaymakla Konya'ya çocuklarına gönderdi. Eee şimdi Konyalı İstanbul'da bir yapımcı. Acaba firar eden set işçisine haftalığını veriyor mu?
Geriye doğru baktığımızda Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümü - Leningrad Tiyatro Akademisi Psikodrama gibi bölümleri bitirdiğiniz görülüyor. Leningrad'a gidişiniz nasıl oldu?
Halkevlerinde Tiyatro çalışmaları sırasında çeşitli dönemlerde Tiyatro bursları geliyordu ve Rus elçiliğinde sınava alınıyordu öğrenciler. Bursu kazandım. Ama Rusya'daydı Leningrad ve Rusya çok soğuktu, üşümüştüm, ısınmam için ülkemde cezaevine aldılar. Ama çoook geç ısındım.

Hayatınızda sizi en çok etkileyen karakterleriniz hangisi ya da hangileriydi?
Zincirbozan'da SİMİTÇİ rolü.

İnsanlar sizi en çok hangi karakterlerle tanıyor?
Kurtlar Vadisi'ndeki Şahin Ağa rolü.
Devlet Tiyatrosu sanatçısı olan Turgay Tanülkü, ekranda izlediğimiz birçok ünlünün oyunculuk konusunda destek aldığı bir isim. Öğrencileriniz arasındaki tanıdık isimleri açıklayabilir misiniz?
TUĞÇE KAZAZ, NİHAT DOĞAN, KUTSİ, GÜL GÖLGE, MERAL KAPLAN, İLHAN MANSIZ.
Yönetmenliğini üstlendiğiniz oyunları ve oyuncuları nasıl seçiyorsunuz?
Sabun köpüğü anlamında olan oyunları seçmem. Mutlaka bizlere bir şeyler anlatmalı, bir şeylerin altını çizmeli, oyuna uygun oyuncuları ve grubun bütünlüğünü bozmıycak kişileri seçerim.

AB'ye, cezaevlerinde insanların birbiriyle olan ilişkilerinin daha önemli olduğunu öğretebiliriz. Bu da Tiyatro, Müzik topluluklarının cezaevi içinde oluşmalarıyla sağlanacaktır. Hollanda da 10 tane TURKIYELI olan mahkumu bi araya getiremediler, çünkü yöneticiler kendi cesaretsizliklerinden bunu deneyemediler.

Alıyor, "O Şimdi Mahkum" filminde mahkum oyuncularım oynamıştı. Şu an TÜRKİYE'DE BAZI ŞEHIR TİYATROLARINDA 11 eski mahkum oyuncu profesyonel olarak tiyatro yapmaktadır. 25 yıldır bu uğraşlarımla Köy Enst. cezaevlerinde kurulmasını sağlamaya çalışıyorum, ama destek bulamıyorum. Tek gözüm açıkgidecek, acım ve sorunum bu. En son bizim Mahkum oyuncular Sinema Filminde oynadılar, bu varmak istediğimdi. BAYRAMPAŞA'DA DAHA FAZLA KALMAYACAĞIM.
Eğer tiyatrocu olmasaydınız ne olurdunuz?
Kötü bir adam olurdum. Çünkü toplumumdan çok uzak kalırdım. Tanıyamazdım, bilemezdim ve yanlarında olamazdım.

Bencilliğimi yaşar ve sonra da ölürdüm.


http://www.turgaytanulku.com/Sayfa-888-886-5/Turgay-Tanulku-Kimdir.htm
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
turgay tanülkü ile söyleşi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bir Varmış Bir Yokmuş :: &&& Fan Club Bölümü &&& :: TURGAY TANÜLKÜ[Ziya]-
Buraya geçin: